Eyvah Hasta Oldum!!!

Madem grip salgını bu kadar yaygın o zaman artık kış başından beri yazmak isteyipte yazamadığım konuyu yazma vakti geldi.

Şu anda içinde bulunduğumuz zamanda en büyük sorunlardan biri gereksiz kullandığımız ilaçlar ki bunun başında antibiyotik geliyor. Günümüzde o kadar çok kullanılıyor ki yakın bir gelecekte artık piyasada ki antibiyotikler etkisiz olacak çünkü mikroplar direnç göstermeye başlamış. Bunun bir nedeni de mesela tavuktanda antibiyotik alıyor olmamız ama bizim de her hastalıkta kullanmamızın etkisi var. Aslında ilaçta kullanmak çok iyi değil.

Peki hem hasta olup hem de ilaç kullanmadan nasıl hastalığı yeneceksiniz.

Kendi hayatımdan bahsetmem gerekirse en son kullandığım antibiyotiğin tarihini hatırlamıyorum bile. Belki 4 sene oldu belki de daha da eski. Tabi ki bu seneler içinde hastalandım hatta 2013 senesinde sigarayı bıraktıracak kadar büyük bir grip bile atlattım. Ama antibiyotik kullanma tercihim olmadı. Bir kere 38 buçuk derece ateşi görene kadar ateş düşürücü bile almıyorum. Onlar yerine neler yaptığımı yazayım.

İlk olarak Propolis Damlambenim doğal antibiyotiğim.

Propolis;  yapışkan, reçinemsi bir maddedir. Bal arıları değişik bitkilerden toplayarak kovanlarına getirirler. Arılar kovanı dış etkenlerden, mikroorganizmalardan ve diğer zararlılardan korumak için üzerini propolisle kaplarlar. Doğadan ki en güçlü antibiyotiktir.

Size söyle bir hikaye anlatmak istiyorum. Bir ara çok hastalandım. Ateşim 39 buçuğu gördü. iyileştim ama öksürük ve ciğerlerimde ağrı kaldı. Doktora gittim, kan tahlillerinden sonra hemen 1000  mg’lık antibiyotik yazdı. Çünkü kanımdaki iltihap oranı olması gereken değerden 3 kata daha yüksekmiş!
O kadar uğraş ilaç kullanmadan ateşi düşür tam atlattım de, sonra kanda ki değerden antibiyotik yazsın doktor. Kullanmak istemiyordum ama 3 kat yüksek iltihap oranı ile de hiç bir şey yokmuş gibi devam edemezdim. Ne yaparım diye düşünerek aktara gittim. Propolis damlayı gördüm. Propolis tonik cildim için kullandığımdan bunun doğal antibiyotik olduğunu biliyordum. 3 gün sabah öğlen akşam bu damlayı içtim ve 3 gün tekrar tahlil yaptırdım. Değerler normale gelmişti. 1 kutu 1000 mg antibiyotik yerine 3 gün doğal antibiyotik ile sağlığıma kavuştum.

Sadece  hastalık için değil normal zamanda da sabahları kullanıyorum ama piyasada bir çok farklı marka var. Ben organik olandan şaşmıyorum. Bir de alkolde çözeltilmiş olanı kullanıyorum. Su bazlı olanı değil. Kalabalık bir ortama mı girdim sabahları içiyorum. Grip salgını mı başladı bir kaç gün kullanıyorum, hasta mı oldum sabah öğle akşam yarım cay bardağı suya damlatıp içiyorum. Bu gne kadar çokta faydasını gördüm tavsiye ederim.

Hastalık için bir başka yardımcım tuzlu su.

Bir bardağa tuz atıp karıştırıyorum. Bununla sabah akşam hem burnumu temizliyorum hem de gargara yapıyorum. Mikroplar ilk buralara yerleşip çoğalıyorlar. Tuzlu su bu mikropları öldürmenin en doğal yönetimi. Ayrıca bazı gripte boğazda kaşınma, gıdıklanma hissinden kurtulmak içinde bire bir.  Gribin en salgın olduğu şu dönemlerde kalabalık ortamlardan sonra eve gelince tuzlu su ile yapacağınız burun temizliği ve gargara daha hasta olmadan sizi koruyacaktır. Hastalık sırasında da yardımcı olacaktır. Özellikle nezlede çok iyi geliyor. Bazen burun yıkama aparatı var eczanelerden alabilirsiniz. Ona tuzu su koyup onunla temizliyorum. Bu gerçekten nezlenin artmaması, burnumum tıkanmamasına yardımcı oluyor.

Bence gribin en büyük düşmanından biri de turşu suyu.

Limonlu mu sirkeli mi o fark etmez ama gerçek turşu suyu olması fark eder. Ya evde kendi yaptığınız turşu yada eski turşuculardan alacağınız turşu suyunu içmenizde grip mikrobuna karşı size yardımcı olacaktır.

Bir diğer grip için mucizevi yöntem soğan ve süt.

Aslında grip için en iyisi soğanlı süt.Biliyorum kulağa çok kötü geliyor ama bana bunu ilaç için eczaneye gittiğimde bir amca söylemişti. Hiç bir ilaç alma bir süt bir soğan al iç bana dua edeceksin dedi. Sonra bilimsel açıklamasını yapmıştı ve eski tübitak başkanı olduğunu söyledi. Tabi eve gittim ve dediğini yaptım gerçekten senelerdir grip olduğumda direk kurtarıcım.
Soğanlı Sütü hazırlamanız çok kolay;
1 kupa bardak sütü kaynatın
1 orta boy soğanı rendeleyin
kaynamış süte rendelenmiş soğanı atın sütün altını kısın 4-5 dk tıkırdatın.  Daha sonra tülbent ile güzel bir şekilde süzün. Soğanlardaki süt iyice süzülsün. Sonra bunu için. İnanın tadı düşündüğünüzden daha güzel. Ben sıcak süt içmeyen bir insan olarak bunu her gripte içiyorum ve gerçekten beni kendime getiriyor. Önerdiğim herkeste faydasını görüyor ve her gripte tekrarlıyor.

Bir diğer önerim ki bunu bütün kış kullanmanızda fayda var. Bal zerdeçal ve zencefil.

5 ölçü bal ilse 1 ölçü zerdeçal yarım ölçü zencefil.
Yani 5 yemek kaşığı bala, 1 kaşık zerdeçal, yarım çay kaşığı zencefil. Bunu 1 çay kaşığı sabah akşam için. Özellikle ciğerleri çok güzel temizler, öksürük için bir birdir. Çocukluğumda ne zaman öksürsem annemin hemen içirdiği efsane karışımdır.
Abim çocukken çok az ender görülen bir hastalığa yakalanmıştı. 40 derece ateş, öksürük bitap şekilde hastanelerde geçen bir süreç yaşanmış. Tedavi sırasında biri teyze anneme zerdeçal bal önermiş. Annemde kullanmış. Bir süre sonra doktorumuz siz bu çocuğa ne yaptınız diye sormuş. Annem de hocam koca karı ilacı diye anlatmış. Doktor ne yaptıysanız aynen devam edin ciğerleri tertemiz oldu demiş.
Bir  başka hikaye daha anlatmak istiyorum. Bir tanıdığım domuz gribi olmuştu kendisine zerdeçal bal önerdim. Oda zencefil ekleyerek içmişti. Doktor ilerleyen zamanlarda seninle aynı zaman hasta olanlar hala bronşitler siz onlara göre çok daha iyisiniz demiş.

Zerdeçal Bal gerçekten mucizevi bir karışım. Zencefil de eklenince ciddi anlamda güçlendiriyor vücudu. Hele ki sigara kullanıyorsanız belli aralıklarla sabahları aç karnına almanızı tavsiye ederim. Bu arada kullanılan bal çok önemli hakiki bal almanızı tavsiye ederim.

Bir başka sadece hastalıklarda değil bütün kış içmenizi önereceğim ısırgan otu ve zeytin yaprağı ile bitki çayı.

Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ara ara içebilirsiniz. Ofiste grip salgını mı var günde 2-3 bardak içmenizi öneririm. En güzeli zaten bağışıklık sistemini hep güçlendirmektir. Hastalık gelmeden siz bunları yaparsanız daha etkili olur. Ama hastalandınız mı bol bol bu doğal yöntemleri kullanarak hastalığı yendiğinizi göreceksiniz. Hatta ilaç kullananlara göre daha hızlı hastalığı atlattığınızı göreceksiniz.

Bir de Çörek otu yağı;

Sadece hastalandığınızda değil her sabah uyandığınızda bir çay kaşığı çörek otu yağı içerek güne başlamanızı öneririm. Bağışıklığınızı gerçekten kuvvetlendirecektir. Sadece bağışıklığı kuvvetlendirmiyor çörek otu yağı ama onu faydaları için ayrı bir yazı yazmak lazım.

Sadece yine organik sertifikalı bir yağ almanızı öneririm. Bu işin ne yazık ki dolandırıcısı çok var. Az miktarda çörek otu yağı  katıyorlar gerisini diğer yağlar ile seyreltiyorlar. Bir de gerçek çörek otu yağı içtiğiniz zaman boğazını yakıyor. Ben genelde direk boğazımdan aşağıya kaşık ile döküyorum. Eğer kolay içimli ise o yağ seyreltilmiş oluyor. Bazıları yaktığı için içemiyor onlar içinde bal ile karıştırıp içmeyi öneriyorlar aklınızda bulunsun.

Son olarak ateş için annelerimizden bildiğimiz kolonya su ve aspirini karıştırıp başa, eklem yerlerine bir bez ile belli aralıklarla sürmeniz ateşin yükselmesini engelleyecektir.

Bir de terledikten sonra güzel bir kesenin faydasını göreceksiniz. vücut hastalandığımızda toksinleri terleme yöntemi ile vücuttan atıyor. Bu yüzden çocukken sıkı sıkı battaniye altına sokup terlememizi isterlerdi bizden. Fakat bir süre sonra gözenekler tıkanıyor. Bu yüzden çok sıcak olmayan bir su ile alacağınız duş ve kese gözenekleri açar. Akabinde hemen yine ateş yaparsa vücut korkmayın. Tekrar terleyip toksinleri atmaya çalışıyor vücut. Ateş vücudumuzun savunma mekanizmasıdır. Ateş ile vücut mikropları öldürmeye çalışıyor. Biz yükselen ateşi hemen ateş düşürücü alarak keserek aslında onun mikrop ile savunmasını engelliyoruz. Onun için 38 buçuk ateşi görene kadar ben hiç bir ateş düşürücü kullanmam. Ateşimin çok yükselmesini de kolonya su aspirin karışımını kullanarak engelliyorum. Bol bol terliyorum ve duş alarak vücudumun mikrop ile savaşmasına ateşimi kontrol ederek izin veriyorum. Ateş çıkması aslında bizim için iyi bir şey. Ateşten korkmayın bırakın vücudunuz mikropları yok etmek için savunmasını çalıştırsın. Bunu engelleyerek onun savunmasını bozuyoruz. Ateş 40 derecede insan için zararlı onun için 38 buçuk dereceye kadar izin verin. Daha da yükselmesini engellemek için ona yardımcı olun.

Bu yönetmeleri denemenizi öneriyorum. Grip olduğum zaman ben bunlar ile savaşıyorum.  Bol bol dinleniyorum, limon suyu ile c vitamini alıyorum. Bazen hastalığımın durumuna göre hepsini uyguluyorum. Hasta olunca hemen ilaçlar almamak lazım. Önce bağışıklık sistemimi destekleyerek ona yardımcı oluyorum. Ve çoğunlukla bu yöntemler ile vücudum yeniyor hastalıkları. Benim için ilaç ilk etapta çözüm değil en son ilaç ile tedaviyi düşünüyorum. Bu yöntemlerin gerçekten çok faydasını gördüm. Şüphem yok ki sizde faydasını göreceksiniz.

Bir cevap yazın