İstanbul’da Son geceden, Bitişlerden yeni Başlangıçlara

Bundan seneler önce gitmek mi daha zor, kalmak mı? Belki de en zoru kararsız kalmak demiştim… Şimdi kararımı vermiş olarak İstanbul’da ki evimde  geçirdiğim son gecem de sorumun cevabını buldum. En zoru köklerinden dostlarından ayrılmakmış…  Belki covid dolayısıyla bir çoğumuz kimse ile görüşemediği bir dönemdeyiz ama yine de bazen görüşebilme ihtimalimiz olduğu dostlarımızı uzakta bırakmak çok zormuş.

İstanbul’da 2 seneden fazladır zaten çok az kalıyordum. Bir geçen kış kızımın okul nedeni ile buradaydım. Onun da bir ayı hastalıklardan dolayı ara verip yine çiftlikte geçmişti… Ama yine de doğduğum, büyüdüğüm şehrimde bir evimin olmama hissi gerçekten zormuş. Hani şarkıda geçer ya; Ordaaa bir ev var uzakta o ev bizim evimizdir. Gitmesek de, kalmasak da o ev bizim evimizdir. İşte o ev bizim evimizdi ama artık olamayacak. Bazen hayat sizi sürüklüyor. Hep derim bir rüzgar gibi sürüklenip gidiyorum. Doğru, yanlış bilinmez. Ama yaşanacak günler varsa gülünecek nedenler de bolca olacak. Hayat zaten hep istenildiği gibi de olmuyor. Ama göçmek gerçekten zormuş. 22 yıldır yurt dışında yaşayan abimi İstanbul’a geldiğinde her an durup fotoğraf çekmesine sıkılırdım. Özür dilerim abi:) O kadar iyi anlıyorum ki seni… Yada geldiği her an arkadaşları ile planlar yapardı. Tatile geliyor daha çok yoruluyorsun derdim şimdi anlıyorum gerçekten abimi… Bir çok arkadaşım yurt dışında şimdi az da olsa anlıyorum ki ben hala yurdumdayım… Hala yakınımda dostlarım…

 

10 gündür evimde az sosyal bir şekilde geçti. İstanbul’da beni özlemiş olmalı ki bahardan kalma ılık günlerini de, yağmurlu toprak kokulu günlerini de ama en güzel bem beyaz karlı halini de sundu. Hani eski dostlar ağırlanır ya evde yemekler, eğlencelerle. İşte İstanbul’um da aynı o şekilde bana veda etti…

 

Bu 10 günde az da olsa görüştüğüm dostlarımın ardında kalan anılarda göremediklerimin özlemi ile uzun uzun düşündüm. Şairin dediği gibi mart ayında yolun yarısı

olan 35 yaşımı karşılayacağım. Bu kadar senelik ömrümde kendi payıma düşen acılarım oldu. Kolay değil 19’da babasını 22’de annesini kaybetmek. Ki bir de benim

annem babam gibi olursa insan en yakın arkadaşını, sırdaşını, kılavuzunu anlayacağını her şeyini kaybediyor. Onun dışında oldu yine kendimce zorluklarım. Hangimizin olmuyor ki. Ama dostlarım hep çok değerli oldu. Kardeşten öte arkadaşlarım oldu. Bir çoğumuz evlensek de, bazılarımız gitmiş olsak da uzaklara yine de canımdan öte kardeşlerim oldu. Kahkahalar, gözyaşları, umutlar, hayal kırıklıkları, heyecanlar, hayaller sığdırdığım hani denir ya kah gülüp, kah ağladığım dostlar sığdırmışım 35 senelik hayatıma. İnsanın geri dönüp baktığında böyle güzel anıları olması, yanında olan böyle dostları olması sağlıktan sonra en büyük hazinesi olduğuna bir kez daha emin oldum. İnsan bence bu dostları ile değerli kılabiliyormuş. Bir sıranın ucunda oturup beraber güldüğü, okul kantininde bir dostu paylaştığı, disipline gittiği, kopya çekerken yakalandığı, bir su savaşı sırasında eğlendiği yada korunun merdivenlerinde oturup saatlerce sohbet ettiği, geceleri saatlerce hayallerini konuştuğu, zor günlerinde beraber ağladığı,  yeri geldiğinde heyecanları, yeri geldiğinde kederleri paylaştığı, beraber dans ettiği dostlarını bırakmak en zoruymuş. Doğduğu büyüdüğü sokaklarda gezememek, Boğazda bir çay yudumlayamamak, Eminönü’nün kalabalık sokaklarına karışıp bir anda İstiklal ‘de tramvayda bulmak, Üsküdar’da batan güneşi izlemek, Boğaz hattı vapurunda o boğazın kendine has kokusunu içine çeke çeke işe gitmek, Kanlıca’da Sakkaf ailesinin gerçek kanlıca yoğurdunu yemek, Beylerbeyi köyünde özünü bulmakta özlenecek ama en çok dostlar özlenecek…

 

Şimdi eşim ve evladımla yeni bir hayatta doğru giderken onlarla yaşayacağım güzel günlerimi düşünerek hayatta yeni anılar katmak için bir adım atıyorum. Bazen insanın devam etmesi gerekiyor. İyi ki yanımda eşim ve evladım var. Bakalım umutlarım ve hayallerimle yeni yarınlarım neler neler olacak…

Yarın İstanbul’da ki evimde son sabahıma uyanıp hazırlanıp yola çıktığımda kalan tüm dostlarım için telefonumda ki en değerli şarkımı çalacağım… Bu parça annem ve babamın şarkısıydı… Şimdi ilk defa bu parçayı dinlerken yüreğime annemin ve babamın özleminin yanında bir de dostlarımı ekleyeceğim…

 

 

“Bir gün, bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile

Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız

Ve aynı yolda yürüdükçe

Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir

Ayrılsak bile kopamayız

Ortak olmak her sevince, her derde, kedere

Ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele

Olmayacak o ta içten gülen gözlerde yaş

Bir gün geberip ayrılsak bile seninle arkadaş”

Evet arkadaşlarım biliyorum hiçbir zaman ayrı değil yollarımız ve gün gelecek ellerimiz  dostça birleşecek…

 

Bir cevap yazın