Eski bir yıl ile yeni bir yıl arasından…

Bu efsane yıl biterken ben de bir değişiklik yapıp, bu kadar senedir hep defterlerime yazdığım yazımı buradan yazmak istedim… Eeee her şey online olduğu bir sene de belki buda online olması normal olabilir

Sevgili günlük diye başlamayacağım tabi ki…:) Ama gerçekten hayatımda 20 yıldır, belki de daha fazla süredir her 30 Aralığı 31 Aralığa bağlandığı gece de, o sene ile ilgili ufak bir şeyler mutlaka yazmışımdır. Peki nedir beni sitemin bloğunda yazmaya iten. Eveettt kesinlikle. O kadar izole yaşadık ki bu sene, beki de içimden geçenleri ilk defa kendime ait sayfalar yerine burada yazmak istedim… Umarım sizler de okurken keyif alırsınız.

 

 

2020! Hepimizin hayatında belki de yeni milatlarımız oldu…

 

2020 öncesi ve 2020 sonrası.  Belki de Dünya’mızda bir dönem bitti ve yeni bir dönem başladı. Ama gerçekten 100 yıllar sonra bile tarih kitaplarında demek isterim ama tarih tabletleri, yada tarih datalarında yer alacağı bir dönem yaşadık.. Bu güzel döneme denk geldik hep beraber!!!

Benim hayatımda bir çok şeyi değiştirdi. Yaşadığım evimi, şehrimi ve gider ayak beni bile değiştirdi. Ben ki susmak nedir bilmeyen bir insan olarak hayatım da ilk defa susmayı öğrendim! Bazen konuşsan  da anlamsız çünkü. Bazen boşa anlatırsın, hani bağırsan gökte ki kuşlar, dağda ki taşlar dile gelir anlar ama olmuyor ve olmadığını görüyor ya insan işte ben bu sene onu gördüm. Akıntıya kürek çekmek nedir bilir misiniz? Belki sizler de yaşamışsınızdır. Akıntıya kürek çekersin ama bir yere varamazsın. İşte 2020 bana gerçekten ben de bir yere varamadığımda bile susup devam etmeyi öğretti. Geçen gün Istagram hesabımdan da paylaşım yapmıştım Hz. Mevlana Efendimizin bir sözünü. Burada da tekrar yazmak istiyorum;

” Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman kendimizi anlatamadığımızı fark ettik. İşte o vaki susmalar dostumuz oldu. “

Bu sene sonunda da yeni dostum ile devam eder oldum ben de.

Ayrıca yine bir kaç yazım öncesi dediğim gibi hayat denen rüzgar da, ben de bir yaprak gibi sürüklendim buralara. 2020′ de hayaller ve hayatlar adlı yaşamım İstanbul’da başlayıp Ocaklar’da son buldu. Ama kötü mü oldu sosyal anlamda inanın bilemiyorum çünkü sosyal hayat kalmadı hepimizde.

aaa bak bu şerde ki hayr misali oldu. Çünkü pandemi döneminde İstanbul’dan çok daha özgürüm buralarda. Dağ, taş, orman hepsinde insan özgür. Yere düşen bir eşyayı korkmadan eline alabilmek yada yere oturabilmek. Özlenen özgürlükler ormanda devam ediyor insana…

Ama işim bakımından gerçekten çok eski hayallerim belki daha hayal değil gerçek noktasında. Gerçekten bu konuda çok mutluyum…

 

Peki 2021 den beklentilerim diye başlamak isterdim ki;

2020 onu da sanki değiştirdi. Ne dün, ne yarın sanki hepimiz bu sene hayatı geldiği gibi yaşamayı öğrendik. Belki hep yarındaydık. Belki sofrada ailece oturamaz olmuştuk. Yada bir koşturmanın içinde kaybolmuştuk. ilk defa 90’larda çocuk veya yetişkin olanların hatırlayacağı anılarda ki gibi; elektrikler kesildi ve biz ailece kala kaldık bir masanın etrafında. Evet teknoloji vardı hayatımızda ama biraz daha çekirdek aile de kala kalmadık mı? Peki pandemiyi tek yaşayanlar nasıl karşıladı? Bol uyuyarak olmalı. Yani tek olsam gerçekten online oyun, film, kitap, okuma diye geçerdim evde bir köşeden köşeye… Oda ayrı bir süreç olmuştur. Ama gerçekten ben severim tevekkül etmesini. Severim hayatı geldiği gibi sevmeyi. Bazen değiştiremediğimiz zaman olayları, onunla da mutlu olmayı. Belki de bunu gerçekten bana tam anlamı ile yaşattı. Mesela ben geçmişte olanlardayım. Hani vardır ya bazı insanlara yarına takılıdır. Hep bir sonra ki anı, zamanı düşünür. Ama bazı insanlar vardır; unutamaz geçmişi. Hep bir yarısı oradadır. İşte bir yarımın geçmişte onlardanımdır. Annem hep derdi.

 

“Dün dündedir. Yarın yarında, sen bu günü yaşa ” diye.

Eve gerçekten ben bu günü yaşadım bu sene. İtiraf edeceğim böyle yapmasaydım kafayı yiyecektim. O kadar zor oldu ki hepimiz için…

Bir de bu senin en acı yanı. Kaybettiğimiz yakınlarımız, sevdiklerimiz. Ben de her halde ailemden sonra en değer verdiğim aile dostumuzun vefat haberini aldım. Covid mi orası negatif geldi ama hastalığın seyri benzerdi. Hayatta 2 gerçek vardır. Arası belki de metafor’dur. Bu iki gerçekten biri doğum, biri ölüm. Ve ölümden kendi payıma düşenleri çok küçük yaşta annem ve babamı kaybetmiş biri olarak nasibimi almışımdır. Her Selâ duyduğumda, yaşanan acıları en derin duygularla hissetmek, sevdiklerimden yada uzakta olsa bir çok vefat ile acıları hissetmek, insanı belki de hepimize bu sene ortak bir dilekte topluyor..

Sağlıklı bir sene… Gerçekten sağlıklı bir sene…

Hepimizin anda kalıp, günü yaşayıp, ekonomik kaygılar ile zorlanıp ama yine de sağlık istemeye devam edip, hayatımızda sahip olduğumuz küçük detayların ne kadar değerli olduğunu anladığımız bir sene oldu.

Mesela ne güzelmiş gördüğün bir dostuna sarılabilmek, Yada karşılaştığın zaman biri ile tokalaşabilmek. Belki kalabalıkta korkmadan dolaşmak, birine değdiğin zaman tedirgin olmamak ama en çok, hem de en çok karşında konuştuğun insanla gülerken onun gerçekten güldüğünü görmek. Mimiklerini görmek, maske olmadan rahat nefes almak, özgür olmak. İstediğin zaman çıkabilmek bulunduğun şehirden. Yada ateşlendiğin zaman korkmadan gidebilmek doktoruna. Ne güzelmiş aslında hayatlarımız toplanıp kahkahalar ile gülebilmek. Yemek yediğin bir yerde boş masa bulamayıp o kalabalığı içinde beklemek. Belki bankada kalabalıkta kalmak, sıra numarasına 30 kişi kalsa da izlemek insanları. Her biri özgür ama biraz sıkkın, biraz endişeli, biraz mutlu belki biraz umutlu suretlerde gezinebilmek sırayı beklerken. Meğer ne güzelmiş dolaşmak bir kitapçıda. Tek tek dokunmak kitaplara, açıp satırlarda biraz kaybolup seçmek kitaplarını… Ne güzelmiş bir yerde oturmak ve oturarak yemek yemek. Ödemeye yaparken paraya dokunduktan sonra elini temizlememek. Biraz kirlenmek, pislenmek eve gelince ellerini yıkadığın köpüklü suyun biraz koyu renkli olması… Ne güzelmiş sosyal mesafesini korumadan tanımadığın bir insanın dibine girdiğinde hastalıktan yana korkmamak. İtiraf ediyorum sabah iş saatinde ki buraya hayatta giremem dememe rağmen. Hem metrobüse binip, hem de arkandan 35 kişinin daha girmesine hayret ederken, virajlarda tutunmana bile gerek kalmadan işe gitmeyi bile özlediğimi:) Okullarda çalan ders zillerini, kızımı ana okuluna bırakmayı(bu tam yeni başlamıştı ah ah çok erken bitti) Online değil, yüz yüze eğitimi. Aslında yüz yüze olan hayata değir her şeyini özledim.

 

Umarım 2021’de;

özlediğimiz ama aslında hayatımızda hiç dönüp bakmadığımız, ama hayatlarımıza değer katan bu güzel, küçük tatlara kavuşuruz. Hepimiz sağlıklı bir sene yaşarken yeni dünya düzeni laflarının palavra olduğunu görürüz. umarım 2020 son gününe bir sürpriz yapmaz. Zaten geriye bir uzaylılar kaldı. Veee 2021 umarım jumanji’nin 2. filmi olmaz. Bak en çok bundan korkuyorum. Hatta bu fragman değildir umarım. Düşünsenize  “Yaşadıklarınız aslında hiç bir şeydi. ” Hani 1998 senedinin efsane filmi Truman Show vardı yine yaşı 30 sonrası olanların çok iyi hatırlayacağım. Umarım işte onlar aslında 2020 yaşandı bitti sanıyorlar ama aslında bunlar onlar için bir fragmandı 2021 Film yeni başlıyor diye izlemiyorlardır bizi:)

Hep beraber yaşayıp göreceğiz. Günü yaşayanlar olarak sağlık, huzurlu ve mutlu bir yıl diliyorum. Umarım ne seneydi diye anar ve artık geçmişte kalır….

Seneye görüşmek üzere dersem tam orta okul zamanlarımda günlüğüme yazdığım gibi bitiririm:) Ama sağlık, huzur, mutluluk ve gerçekten sevdiklerimizi kucakladığımız bir sene olur.

Bir cevap yazın