2020 senesi başlı başına zor geçiyor olsa bile ben en çok kış döneminden korkuyordum. Evin içinde bir çocuk varken hastalanmak evin normal rutini olmuştu bizde. Peki şimdi covidli zamanlarda bu hastalık neye delalet olacak diye düşünürken, korkularımı yaşayıp gördüm:)
Covid dönemi ateşlenmek bir çoğumuzun korkulu rüyası. En azından benim için böyleydi. Geçen haftalarda ben de bu kabustan payıma düşeni yaşadım. Önce eşimden geldi bu stres dolu haber. Bir pazar akşamı “baksana benim ateşim mi var? diye sorduğunda gayri ihtiyari nefesimi tuttum.:) ve ateşi 37 bucuk çıktı. Ev sıcaktır ev! 1 saat sonra 38 buçuğu gösteren dereceye bakarken evin sıcak olmadığına ikimizde kanaat getirmiştik. Peki ne içecek? işteeee hastalıklarımızın da ikiye ayrıldığı nokta sanırım burası.
Covid Öncesi, Covid sonrası….
Onu mu alsan? Yok bunu mu? Hayır hayır onun için covid isen! O olmaz diye yazıldı! Onu içme (Sanki doktorum ya! Bir de iletişim Fakültesi Mezunu biriyim ben. Üniversite 1. Sınıf ilk ders. İnternette okuduğun her şey doğru değildir. 10 sene geçmiş ben yine de gayri ihtiyari sosyal medyaya düşen haberlerin etkisinde olduğumu fark ediyorum. Sonunda karşımda kanlı canlı deneğime bakarken buldum kendimi…:) Eeee nede olsa ben Homeopati eğitimi almaya başlamış bir öğrenciyim ve deneğim de kocam:) Ne denmişti. İyi günde, kötü günde, Ateşlenip denek olmada. ( Biraz uyarlanabilir) Eşim bundan tabi ki hiç memnun değildi. Ama yine de ben daha 1 aylık eğitimim ile aldığım notları karıştırıp doğru remediyi ararken, bir yandan da eskiden kalma koca karı ilaçları ile ateş düşürmeye çalışken buldum kendimi. Sonuç 2 gün hiç düşmeyen en fazla 38 buçuğu zorlayan ateşli ama şükür ki test sonucu negatif çıkan bir eş. Tam 3. günü ateş yok ve artık bir oh çekerek günü bitecektim ki , gece yarısı kızımın uyanması ile yeniden bir kabus içinde bulduk kendimizi. BU sefer ateş 38 buçuk ve dahası karnım ağrıyor diyor. Bir anne olarak o gece neler yaşadım anlatamam. İnsan kendisine neyse de sevdikleri hele ki evladı için hastalık zaten hali hazırda zordur. Ama bir de çoğunlukla “çocuklara bir şey yapmıyor ” denilen ve daha ne olduğu anlaşılmana virüs ihtimali bir insanda çok kötü duygular yaratıyormuş. Tabi ki kızıma test yaptırmadım. Sabit 38 buçuktan hiç inmeyen ve akşam üzerine doğru 39 buçukları gördüğüm bir ateş durumu oldu. Ateş ve karın ağrısı… Üşüttü diyoruz ama bu süreç ilaçsız nasıl hastalık atlatılacağını yada ilacın yanında neler kullanabileceğimi tekrar yaşayarak hatırladım.
İşte bende bunları size yazmak istedim….
Hali hazırda kendi hayatımda uzun süredir kullandığım ateş durumunda yararlandığım ve aslında bir çoğumuzun kullandığı “koca karı ilaçları” diye de sınıflandıracağım yöntemleri anlatayım dedim…
Sanırım 100 kişiye sorulsa “Annenizin sizin ateşinizi düşürmek için kullandığı koca karı yöntemi nelerdir ” diye En popüler cevap Sirkeli Su veya Kolonya, Aspirin Su yanıtını alırdık.. Herkesin zihninde o sıcacık yatağın içinde, o sıcaklığa rağmen titrerken eklem yerlerine değen buz gibi bezin üşümesi ile ilgili bir anısı vardır. Hatta ürperten bir anı:) Benim annem genelde kolonya aspirin ve su yapardı. (Modern ve alternatif tıp sentezi gibi) Ateşe gerçekten hızlı bir müdahale oluyor ama biraz modern tıptan da güç alınmış olunuyor sonuçta aspirin var. Ama 2013 yılında geçirdiğim domuz gribinde ani yükselen ateşimi çok güzel durdurmuştur. Çok az 40 yaklaştığı zamanlarda bir ateş düşürücü içmiştim. 1 hafta kemiklerim her yerim ağrıyan ve çok ateş yapan bir hastalık olarak anılarımda ki yerini de aldı kendisi. Bunun yanında bir çok anne de sirke ve suyu karıştırıp ateşi düşürmek için bir metodu olarak kullanır. Ama doğru mu bilmiyorum ama çok olumsuz yorum da okudum sirke için. Bundan dolayı yapmaya korkuyorum
Bunun yanı sıra limonda ateş düşürme özelliği ile çok etkiliymiş. Limonata yapıp içmek ve ayakların altına limon sürmek. Bu yeni öğrendiğim bir yöntemdi ve kızımda da, eşimde de faydasını gördüm. Tabi kızım ne yazık ki içmedi ama ayaklarının altına sürdüm limonu. Keşke içseydi çünkü limonda ki c vitamini de hastalık süresinde etkili oluyor.
Bunun yanı sıra bir diğer 40 yaklaşan ateşler için etkili vücut ısısını düşürme metodu banyo!
İlk okul 3. sınıfı bitirdiğim yaz annem Paşalimanında bir gençlik kampına göndermişti beni. 21 gün büyük çadırlarda kalmıştık. Çok eğlenceliydi Bu tatilde bir günü de bizi deniz kenarına yüzmeye götürmeye ayırmışlardı. Büyük teknelere binip başka bir adaya gitmiştir. Annemsiz ilk tatilimde deniz maceram tabi ki Güneş çarpması sonucu 40 dereceyi geçen ateşle bir revir binasında beyaz bir küvette bana göre soğuk bir suda bitti… (Beni tanıyan tanır gerçekten hareketli ve muzur bir çocuktum. Bu sonuca şaşırmamak lazım) Bu güzel deniz gezimin sonunda ki bana göre soğuk ama gerçekten ılık su ile anılarımda ki yerini almıştır. Kızımın da bir çok kez ateşlendiğinde yıkanması ile ateşi düşürmede etkisini gördüğümü söyleyebilirim. Zaten bir çoğu kişide biliyordur. Ama bir önerim de, bu yıkanma sırasında güzel bir kese yapılması. Çünkü vücut toksinleri terleyerek atıyor. Ateş yapıp terleyerek atarken gözenekler bir süre sonra tıkanıyor. İşte bu banyo ve kese ile gözenekler acılınca vücut tekrar ateş yapıp, tekrar terlemesine yardımcı oluyor. Banyo sonrası yine ateş yükselirse aslında korkmayın çünkü vücudun savunma sistemi işliyor. Yine domuz gribi sırasında bu anı bir kaç kez yaşadım. Ama her terleme sonrası kendimi çok daha hissedip, daha hastalıktan kurtulduğumu farkına varmıştım. Onun için kese de gözeneklerin açılması için önemli bir tavsiyem olacak.
Bir başka yöntem iste ada çayı. Ada çayı da ateşin inmesinde yardımcı oluyor. Bununla birlikte terlemeye de katkıda bulunur. Bu sayede toksinler kolay bir şekilde vücuttan atılır. Ve Elma ile taze elma suyu da Bronşite nezleye ve ateşli hastalıklara iyi gelir. Hastalıkla birlikte gelen yemek yememe isteğinin yanında da meyve suyu vücuda güç ve kuvvet verir.
Ne olursa olsun ama hiç biri için zorlanmamalıdır. Eğer vücut bunlardan birini istemezse başka bir şey denenebilir. Mesela kızım limonlu suyu normalde çok sevmesine rağmen ateşlendiği sırada hiç istemedi. Ben de ayak altlarına limon suyu sürdüm. ( Evet onda biraz zorlamış olabilirim 🙂 ama sonuçta o vücuda girmiyor.)
Son olarak ateş bizim vücudumuzun savunmasıdır. Onun mikroplara karşı verdiği bir tepkidir. Biz ateşten korkuyoruz ama ateşe sevinmemiz lazım. Çünkü vücudumuzun savunması çalışıyor ve mikropları durdurmak için bu ateşi yapıyor. Ama genellikle havaleden korkuluyor ve bir çoğu kişi ateşin yükselmesine bile izin vermiyor. Ben doktor değilim ve bu konuda uzman da değilim. Sadece kendi hayatımdan ve kendi anılarımdan bir kaç örnek vermek istedim. Hatta bu konuda yorumlarınıza tavsiyelerinizi de duymak çok isterim. Ateş karşısında neler yaptığınızı yorum olarak yazarsanız bunlar benim için aydınlatıcı ve değerli bilgiler olur. Çünkü vücudun doğal savunmasını ilaç verip baskılamak istemiyorum. Ama kendi haline bırakıp gittiği yere kadar gitmesini de gözlemlemek istemiyorum. Ve koca karı ilaçlarının etkili olduğunu düşünüyorum. Sonuçta insanlık modern tıp bu kadar gelişene kadar bir şekilde bunlar için yöntemleri vardı. Bunaları unutmak ve sadece ilaç kullanmak istemiyorum. (İlaca karşı değilim de 40 yaklaştı mı alırım ilacımı oda ayrı. Sonuçta modern tıp bir çok hayat kurtarıyor. )
Bu sene bol bol sağlıklı olmamızı diliyorum ama tabi ki ara ara ateşlenme veya başka hastalıklar olabiliyor. Bunun için de vücudumuzu desteklemeli, c vitamini, d vitaminin önemli olduğunu düşünüyorum. Bağışıklık sistemimizi güçlendiren sebzeler ve bitkilerinde önemli olduğunu düşünüyorum. Ve spor yapmalı, moralimizi yüksek tutmamız gerektiğini. Bağışıklığımız için bunlarında çok önemli olduğunu unutmamız lazım.( Karantinada evlerde gerçekten bu zor ama bir şekilde başarmalıyız) Çünkü bağışıklık sistemimizin gerçekten güçlü ve kuvvetli olması gerektiği dönemlerdeyiz. Biz elimizden geleni yapalım sonrası tevekkül.
Yazıma ısırgan ve zeytin ile hazırladığım bitki çayımı içerek sonlandırıyorum.. 🙂 Bu kadar güçlendirmekten bahsetmişken onu da bir ara yazıp buraya linki ekleyeceğim. Umarım 2020 biterken yanında getirdiği covidi de alıp götürür ve özgür hayatlarımıza geri döneriz. Ama doğaya zarar vermememiz gerektiğini, onun bir parçası olduğumuzu umarım bu sene biz insanlığa bunu hatırlatmayı başarmıştır.
Hepimize sağlık dolu günler diliyorum